25 Eylül 2008 Perşembe

Türkiye'de Kim Ne Kadar?

Geçtiğimiz hafta içerisinde yaygın basınımızın bazı gazetelerinde ve televizyon haber bültenlerinde yayınlanan bir araştırma raporu oldukça dikkat çekiciydi.Fethullah GÜLEN Cemaatine yakınlığı ile bilinen (ve kimine göre bu cemaatin yayın organlarından biri kabul edilen) "Bugün Gazetesi"nin haberine dayanılarak yayınlanan bu araştırma raporu bir hayli ilgi çekici sonuçlar ortaya koyuyor.Haberin kaynağına göre bu araştırmanın dayanağı ; "Milli Güvenlik Kurulu"nun talebiymiş..Haberde ileri sürüldüğüne göre:"Malatya'da 14 ay önce Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar yayınlayan Zirve Kitabevi'nde biri Alman üç kişi boğazları kesilerek öldürüldü. Bunun üzerine Milli Güvenlik Kurulu 'Türkiye'deki Etnik Grupların Dağılım Raporu' hazırlanması için bir talimat verdi. Erciyes, Elazığ Fırat ve Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki öğretim görevlileri tarafından hazırlanan rapor su anda dava dosyasında duruyor ve ilginç istatistikler içeriyor. Prof. Şaban Kuzgun başkanlığında yürütülen proje kapsamında Türkiye'deki 68 il, ilçe, köy, mahalle ve sokaklar tek tek dolaşılmış, yapılan çalışmada insanların hangi kökenden, mezhepten ya da tarikattan olduklarının profili çıkarılmış.İşte o rapora göre "Türkiye'deki etnik gruplar"ın nüfuslarının dağılımı: TÜRKLER: Türkmen, Yörük, Tatar, Tahtacı, Terekeme, Karaçay, Azeri gibi Türk soyundan gelen gruplar, Türkler'i oluşturuyor. Kökenleriyle ilgileri kalmayan bu grup 50 milyon civarında ve diğer Türkleşme sürecinde olanlar da dâhil edildiğinde bu sayı 55 milyona çıkıyor. KÜRTLER: Raporda ikinci grup olarak Kürtler gösteriliyor. Sayıları 3 milyon civarında olan bu gruba Zazalar da dâhil edildiğinde Kürt nüfusu 12 milyon 600 bini aşıyor. Ancak bu sayının 2.5 milyonu ciddi derecede Türkleşme sürecinde ve bazı yerlerde Kürtlüğünü kabul etmeyen bile çıkıyor. GÜRCÜLER: Ağırlıklı olarak Ordu, Artvin, Samsun ve Marmara bölgesinde yaşıyorlar. 1 milyona yaklaşan nüfusuyla Gürcüler, Karadeniz'deki birkaç ilde yaşayanların dışında Gürcüceyi unutmuş durumda. Ancak son yıllarda Gürcistan'ın kurulmasıyla Gürcülüğe yönelik bir artış olduğu dikkat çekiyor. BOŞNAKLAR: Adapazarı, İzmir ve Manisa'da toplu halde yaşayan Boşnakların nüfusu da 2 milyonu buluyor. ÇERKEZLER: Değişik şehirlerde yaşayan Çerkezler de 2.5 milyon civarında ve Çerkezlerin yüzde 80'i Çerkezce'yi unutmuş görünüyor. ARAPLAR: Başta Siirt, Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Hatay, Adana ve İstanbul'da yaşıyorlar. Türkiye'deki nüfusları 870 bin olarak gösteriliyor. ARNAVUTLAR: Türkiye'deki nüfusları 1 milyon 300 bini aşmış durumda. Arnavut nüfusunun yarıdan çoğunun, Türkleşme süreci sonunda Arnavutluk'la hiçbir ilgisi kalmadı. 500 bin Arnavut da ise çok canlı bir şekilde 'Arnavutluk şuuru' var. LAZLAR: Bütün Doğu Karadenizlilerin Laz sanılması yanlışından dolayı kalabalık sanılan Lazların gerçek sayısı 80 bin civarında. Çünkü bir Kafkas halkı olan ve Lazca konuşan gerçek Lazlar, Rize ve Artvin'in birkaç köyünde ve göç ettikleri birkaç Marmara şehrinde yaşıyorlar. HEMŞİNLER: Lazlar gibi Rize ve Artvin'in bazı ilçelerinde yaşıyorlar ve sayıları 13 bin civarında. POMAKLAR: Bazılarına göre Türk, bazılarına göre Slav ırkından olan Pomaklar da 600 bin civarındalar ve tamamıyla Türkleşmiş durumdalar. DİĞER ETNİK GRUPLAR: Türkiye'de yaşayan diğer etnik grupların sayısı da 1 milyonu aşıyor. Bunların arasında çingeneler 700 binlik nüfusuyla başı çekiyor. Türkiye'de ayrıca 60 bin Ermeni, 20 bin Yahudi ve 15 bin Rum kökenli vatandaşın yanı sıra çok az sayıda Süryani de hayatını sürdürüyor.9 MİLYONA YAKIN ALEVİBu arada bazı kaynaklara 5 ila 25 milyon kişi olduğu söylenen Aleviler'in nüfusu ise araştırmaya göre 8 milyon 750 bin civarında bulunuyor. Avrupa'daki 1 milyon Alevi ile araştırmanın tamamlanmadığı 8 il de dahil edildiğinde Türkiye'de 10 milyon civarında Alevi bulunuyor. Araştırmanın 8 yıl önce yapıldığı göz önüne alındığında bugünkü Alevi nüfusunun 11 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Buna göre Türkiye nüfusunun yüzde 85'i Sünni olarak göze çarpıyorTÜRK NÜFUSU ARTIYOR Raporun en çarpıcı başlıklarından biri ise Türklerin nüfus artış hızında yatıyor. Buna göre Türk nüfusu son 15 yıldır az oranda artış gösteriyor. Buna karşılık Kürtler her yıl yüzde 2,5 oranında artış gösteriyor. Araştırmaya göre Boşnaklar her yıl binde 12, Türkler binde 8, Arnavutlar binde 5 oranında azalıyorlar. Buna karşılık Türkleşme oranının en fazla Kürtlerde olduğu, onları Boşnakların, Çerkezlerin ve Arnavutların takip ettiği görülüyor. Güneydoğudan göç eden Araplarda da yoğun bir Türkleşme hızı olduğu belirtiliyor.Kaynak: Tolga ATAR/ BugünDikkat edilecek olursa "Milli Güvenlik Kurulu"nun talebi üzerine, Erciyes, Elazığ Fırat ve Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki öğretim görevlileri tarafından hazırlandığı ve dolayısıyla sözde, bilimsel bir araştırmaya dayandığı ileri sürülen bu rapor baştan sona pek çok yanlışlarla dolu olmasının yanı sıra tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrasında Emperyalist devletlerin sözde "Ulusların kendi kaderlerini kendilerinin tayin hakkı" politikaları, gerçekte ise Türk Vatanını bölme planlarının bir parçası olarak "Anadolu Ahalisi" hakkında hazırladıkları raporları andırmaktadır."Milli Güvenlik Kurulu" gibi bu ülkenin ve devletin en üst organlarından biri hatta birincisi nasıl böyle bir "gaflet ve dalalet"te bulunur ve ATATÜRK'ün tüm etnik farklılıkları yok sayan bir yaklaşımla , "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına, Türk Milleti denir" diye tanımladığı bir ulusu; "şu kadarı Türk","bu kadarı Kürt, Zaza, Çerkez, Boşnak, Arnavut, Gürcü, vb." kategorize eder anlaşılır gibi değildir. "ATATÜRK'ün Partisi" olarak tanımlanan CHP'nin Genel Başkanı Sayın Deniz BAYKAL'ında aynı gaflette bulunması ne kadar hazin.Sayın BAYKAL, buyurmuşlar ki;"... Elbette bu devletin içinde birbirinden farklı etnik kimlikler vardır; Kürt vardır, Arap vardır, Çerkez vardır, Gürcü vardır. Elbette olacak. Kimlik, devlete yönelik bir tehdit değildir. İnsanların bir kısmının belli bir etnik kimliğe sahip olması, devlete yönelik bir tehdit ve tehlike olarak anlaşılamaz."Türkiye'de "Türk"ten başka bir ulus tanımak, farklı bir "Ulus Kimlik" tanımı yapmak, emperyalizmin tıpkı Birinci Dünya Savaşı yıllarında olduğu gibi Türk Vatanı'nı bölmek için yaygınlaştırmaya çalıştığı etnik ayrımcılığa çanak tutmaktır. Türkiye'de "Kürt" yoktur. Tıpkı bunun gibi bu ülke de ATATÜRK'ün "Türk Tanımı" dışında kalan "azınlık statüsünde" başka hiçbir milletten söz edilemez.Ne "Çerkez" var bu ülke de, ne "Zaza", ne "Boşnak" ne de "Laz", ne "Arnavut", ne "Gürcü", ne "Arap" ; Anadolu Ahalisi, "Türk"ü, "Kürt"ü, "Çerkez"i, "Zaza"sı, "Boşnak"ı, "Arnavut"u ,"Gürcü"sü, "Arap"ı, "Pomak"ı, "Hemşinler"i ve hatta "Rum"u, "Ermeni"si ve dolayısıyla "Sünni"si, "Alevi"si, "Hıristiyan"ı, "Yahudi" si ile "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ulusun evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır." Bu ya da böyle bir yaklaşım, her insanın belli bir etnik kimliği olduğu ve bu özelliklerinden doğru kendilerince bir övünç duyma hakları bulunduğu gerçeğini inkar etmek anlamına gelebilir mi? Kemalizm'in etnik kimlikleri yok sayma anlayışı bu anlamda nihilist (inkârcı) bir politika değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti insanların kişisel gerçeklerine ilişkin bu vasıflarını görmez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ulusal sınırları ve idaresi altında yaşayıp nüfusunu teşkil eden insanlara baktığında "Türk", "Kürt", "Çerkez", "Zaza", "Boşnak", "Arnavut" ,"Gürcü", "Arap", "Pomak", "Hemşinler" ,"Rum", "Ermeni" vb değil ; "VATANDAŞ" görür ; "HALK" görür.."Hayır efendim! Vatandaş ya da Halk görmez FARK (yani farklı bir etnik kimlik) görür" diyen varsa "fark"ı gören "Hak"ı da görmek zorundadır.Nedir "Hak"?En başta o "fark"lı olduğunu ileri sürdüğünüz örneğin; Kürt"lere, "Çerkez"lere, "Zaza"lara, "Boşnak"lara, "Arnavut"lara ,"Gürcü"lere, "Arap"lara, "Pomak"lara, "Hemşinler"e -özellikle kendilerinden böyle bir talep olması durumunda- "azınlık statüsü" tanınması hakkı,Başka?"Ana dilde Eğitim" başta olmak üzere her türlü kültürel hak..Başka?Bu başkaların sonu nereye varır biliyor musunuz? O dilimizden düşürmediğimiz "Vatanımızın ve Milletimizin Bölünmez Bütünlüğü"nün ortadan kaldırılmasına kadar yolu var.İşte Emperyalizmin ve Emperyalizmin Türkiye'deki siyasal işbirlikçileri konumundaki "Irkçılar"ın bu ülkeyi sürükledikleri yer de tam da burasıdır. Irkçılığa dayandırılan bütün ideolojiler ve politikalar bölücüdür. Dolayısıyla "Irkçılık" ,"dincilik" ve "cemaatçilikle" birlikte günümüzde vatan hainlerinin ellerinde kalan yegane malzemedir.Bu anlamda ha Kürt ırkçılığı ha Türk ırkçılığı; ikisi de aynı tavanın balığıdır.

Hiç yorum yok: